29 Şubat 2012 Çarşamba

Beyazıt’ta bir devrimci..


Beyazıt’ta meydanda gördüm onu..
Bir taş çıkıntısının üstünde
Kürsüsüz, mikrofonsuz..
Yarınlar adına konuşuyordu..
Gözleriyle tetiğe basıp
Devrime koşuyordu..
Bir kolu Edebiyattan
Bir kolu o görkemli kapıdan
İnançlar meydana akıyordu..
O, yüreği ayakta,
Bir şiir gibi konuşuyordu..
Soluk soluğa koşuyor
Kızıl bayraklar dalgalanıyordu..
Gülmüyordu ya
o konuştukça gül bahçeleri açıyordu..
Yumruğu havada konuşuyordu..
İndirdiği zaman yumruğunu
Sloganlar başlıyordu..
Kaldırdığında yumruğunu tekrar
Beyazıt Meydanı’nda
Güvercinler havalanıyordu..
Bazen on’lar meydanda halaya duruyor
Bazen yüz’ler o şanlı kapıya dönüyordu.. 
Bazen bin’lerce öfke sel oluyor,
Düşlerinde milyon’lar akıyor, akıyor
Cennetten bir dünyanın kapısını açıyordu..
Meydanda yüzlerce polis,
O, fırtınaya karşı konuşuyordu..
Güneş alnının ortasına yansıyor
Sözcüklerinde şimşekler çakıyordu..
Onun her susmasında
Beyazıt Meydanı’ndan
Göğe
Türküler uzanıyordu…
Beyazıt’ta bir devrimci
Tüm gerçek devrimciler gibi
Eylemi örgütlüyordu..
Aşkla paylaşılan yarınları örüyordu..
Beyazıt Meydanı’nda
Kadınlar erkekler
Kitapçılar
Seyyar satıcılar
Ve öğrenciler
Biten günün ardından
Evlerine yürüyordu…
Güvercinler hala uçuyordu…

17 Şubat 2012 Cuma

bazı geceler.....


 
Gece ayna gibidir, insan kendini görür sanki..


Bazı geceler derin bir off gibidir..
çekersin..bir nefestir ihtiyacın olan..
dolacağına ciğerlerine, için daralır, sıkıştırır anılar..

Bazı geceler üstüne alınmak gibidir..
geceyi üstüne almak..senin için olsun istersin..
şiirler, şarkılar senin için..yazılanları üstüne alınmak..
bir de “o” üstüne alınsın istersin..
senden gelen her şeyi alsın, taa içine, yüreğine koysun…

Bazı geceler dalın ucunda sallanan bir yaprak gibidir..
düşmeyle kalma arasında bir kararsızlık, bir telaş..karanlığa asılmış bir yıldız gibi..
o yıldız düşmesin istersin..gün doğmasın, yıldız ölmesin..
kalbine tutulmuş bir sevda gibi..aşk ölmesin istersin..telaşlı ve ürkek..

Bazı geceler kuş sesleri gibidir..
cıvıldaşır karanlık, bir yanıp bir sönen yaramaz yıldızlarla..
bazen martılar gibidir yüreğin, çığlık çığlığa..

Bazı geceler yalnızlığındır..
dönersin, dönersin yatakta da sen geceye, gece sana çarpar durur..
onlarca, yüzlerce, binlerce yalnız yürek tek bir gecede buluşur..

Bazı geceler sevmek gibidir..
yanında, başucunda ve bir o kadar uzakta…ellerin uzanır boşlukta..
ya yıldızları tutacak ya da kaybolacaktır s/onsuzlukta…

Bazı geceler ses gibi/sessizliğin gibidir..
ya konuşur her bir hücresiyle ya da susar kendi içine, içine..
susan her bir sözcük küskünlüğüdür kalbin…

Bazı geceler beklemek gibidir..
onu beklemek..gelmeyeceğini bile bile beklemek..
gün gibi, güneş gibi değil..geçmiş gibi..ama geçmemiş duygularla..
ayrılık bazı duyguları öldürürken, dirilttiği, canlı tuttuğu duygular da vardır..
özlem gibi, umut gibi, beklemek gibi…

Bazı geceler zaman gibidir..
ya hızla geçer durduramazsın..ya uzar, uzar saatler..
belli ki karanlığın koyuluğundan..
belli ki imkansızlığın derinliğinden, çaresizliğinden...

Bazı geceler koynunda uyumak gibidir..
uyumak uyumamak arasındaki o sevdalı hal işte..
zamanı kaybetme korkusuyla, her anı yaşama heyecanının buluşması gibi..
sarılırsın düşlerine..
uykuya yenik düşmek değildir gözlerinin kapanmasına sebep..
görmek istediklerindir..hayaller…

Bazı geceler ona bakmak /gözlerine bakmak gibidir..
geniş ovaların rengini onda görmek..sevdanın rengini..
ertesi günü beklemek değil, onda doğanı görmek gibi..

Bazı geceler..

Bazı geceler…

Bazı geceler…..

Gece bitti..!
 
 

şubat 2012