17 Ocak 2012 Salı

yıkımdan kalanlar.. deprem öldürmez..! (Van-Erciş Üzerine Bir Yazı 3)


Sorular sorular dolanıyor dilimiz/d/e… van’(d)a ne oldu? Deprem.. çürük binaların depremi.. yıkımın-çaresizliğin depremi..halka verilen değerin depremi.. saatlerce göçüğe ulaşamayan kurtarıcı ellerin, sonra günlerce ulaşmayan devlet görevlerinin depremi.. Taş atan çocukların şehri ya orası taş altında kalmışlar çok mu! Kolilerden çıkan taşları-bayrakları anlatmanın yeri değil bu anlatı.. o bizim hikayemiz değil.. biz dayanışmayı gördük daha çok.. yanındalığı-yalnız bırakmamayı gördük.. acı paylaşımını-gözyaşını bölüşmeyi gördük.. kaybolmayan-yitmeyen değerleri gördük halklar arasında.. faşizm bu topraklara ait değildi ve Anadolu halkları acılarını, sevinçlerini, ekmeklerini paylaşmayı bilendi... yaraları sarmak zaman alır.. ama sarma çabası kutsaldır.. merhem olmaya geldik…

Erciş.. devlet yoktu göçük altındaki bu şehirde.. enkazın altında kalmıştı belli.. İstanbul’dan Van’a çevik kuvvet ekibi gönderenler de yıkılan binaların altında kendi düzenlerinin enkazını görmekteydiler.. çabaları bundandı!  halkı cezalandıran bir devlet.. Ölümlerden çıkmış bir halka su sıkan, gaz bombası atan bir devlet halkını seviyor mudur? depremi yaşamış halka zerre sevgi ve saygıları yoktur.. seviyor gibi bile yapamayacak kadar düşmanlık doludurlar.. hani yardıma gönlün yok, mecalin yok yalan da olsa kucakla demeyeceğim; yalanlarını-sahte gözyaşlarını toplayıp git buralardan.. çalınacak kapı kalmadı Erciş’te, kalmadı.. git ! ey devlet; sen halk için değil halka karşı var olansın.. deprem kader değil katliam ve bu katliamdan birinci derecede sorumlusun ! git! 
Erciş.. yıkımların, ölümlerin sorumlusu devlet yoktu orda.. görmediler, gitmediler, ilgilenmediler, karışmadılar.. tv'lerde ve show amaçlı ziyaretleri dışında deprem olmamış, insanlar ölmemiş, evler yıkılmamış, insanlar sokakta kalmamış gibi davrandılar-davranıyorlar..! bütün kanallar devlet erkanının yalanlarına açıldığında istedik ki bi sussunlar, bi sussunlar da Van halkının sesini duyalım.. Çadırlarda onlarca doğum oldu.. çoğunun ismi afet.. Devletin olmadığı yıkık bir şehirde doğmuş olmaktan büyük bir afet var mıydı?..
Van için milyonlarca para toplanmış.. insanlara bir battaniyeyi bile çok görenler bu paraları Van halkına hak görürler mi ??? görmediler.. bankalarda beklettikleri paralarla çocuklar ölüyor Van’da soğuktan-beslenememekten-yanarak.. işte bu yüzden devletin hiçbir kurumuna güvenmiyoruz.. yüzsüzler-arsızlar-hayasızlar-yalancılar vs.. bir de fırsatçılar! depremi bile kentsel dönüşüm projelerinin önünü açmak için kullanacak kadar fırsatçı.. Yıkılmayanları da kendileri yıkacaklar! Çok öfke doluyuz!  Hiçbir kelime onları tam anlatmıyor sanki.. doğru kelime fırsatçı-arsız-hayasız-yüzsüzün yanında pişkin olabilir mi?.. Sorumlular tam da böyle değil miydi? başbakanlık da yardım topladı Van için! hani insanların elinde yok, toplayıp gönderiyorlar da siz yıllardır topladıklarınızı ne yaptınız ??? halkımızın bu yardımları elbette onların büyüklüğünü gösterir, ama hem de sizin-devletinizin aczini, umursamazlığını da gösterir.. Evet, biliyorum, devlet daha fazlasını yapmayacak verdiği ve verebileceği zarar dışında! Ama biz de onların kayıtsızlığına kayıtsız kalmayacağız! Yıllardır depreme hazırlık yapan devletin aslında halka nasıl bir ölüm-zulüm hazırladığını gördük Van’da-Erciş’te.  İnsanlarımıza reva görüleni kabul etmeyeceğiz! sessiz olmamalı hiçbirşey.. acılar sessiz-soğuklar sessiz-yıkımlarımız-ölümlerimiz sessiz olmamalı.. bir gün bizim de başımıza gelir diye de değil, biz insan olduğumuz için.. biz halk olduğumuz için.. kendimizi onlardan ayrı görmediğimiz için.. öyleyse içimize onlarca-yüzlerce-binlerce ölümün ateşini düşürenler o ateşin bir gün kendilerini yakacağını bilerek ateşi harlamaya devam etsinler !

Erciş..ısısızdı, yalnızdı..kendine reva görüleni yaşıyordu sessizce.. sessiz bir bekleyiş.. ama neyi bekliyorlar bilmiyorlar.. yarınlarını bilmeyen bir sessizlik.. yıkıntının sesiydi sadece duyulan.. soğuğun sesi.. gece yıldızların sesi.. yıldızların ışığı düşüyordu üzerlerine insanların, öyle çıplaktı insanlar.. hiç olmadıkları kadar yakındılar geceye-yıldızlara....isyankar bir sessizlikti şehrin üzerine çöken.. Herkesin bir isyanı vardı.. Ama isyanlar bile sessiz yaşanıyordu.. kaderlerine terkedilmişler gibi.. öyle kendi hallerindeler.. ağıtları bile kurumuştu ayazın acımasızlığında.. şimdi bir bir çocuklar düşüyor eksi derecelerde çaresizliğin kollarına.. hayatı hep eksik yaşamış çocuklar.. doğal mıydı şimdi ölümler, kader miydi bu enkaz? İçimizi eriterek gitti onlar.. acıtarak- yakarak, geride sancılar bırakarak yüreğimize.. şimdi yağmurlar yağıyor şehirlere, karlar düşüyor.. hemen bahar gelsin istiyoruz hemen.. ama önce Van’a gelmeli bahar.. çünkü kasımda-aralıkta Van çok soğuktur ve üşümemeli çocuklar….
Erciş.. bitmeyen sarsıntılar, dondurucu çadırsızlık yeni ölümlerin kapısını aralarken, göç başladı gölün kıyısındaki mavi şehirden.. peşlerinden sürükledikleriyle, ve peşlerinden sürüklendikleriyle göçüyor insanlar.. anılarını götürüyorlar mı yanlarında yoksa unutmak mı istiyorlar en yakın dünlerini, hepsini ayrıldıkları şehirde mi bırakıyorlar bilinmez.. ama yüzlerinden okunan yıkılmışlığı-bıkkınlığı-çöküntüleri-parçalanmışlığı gittikleri her yere götürüyorlar yüzleriyle beraber… Bir ağıttır taşıdıkları yanlarında.. hangi şehrin koynuna girerlerse girsinler bir yabancılıktır-yalnızlıktır hissettikleri.. yine yarım yaşanacak hayatlar..ya şehir, o da yalnızlaşmayacak mı?.. Yitirdiği anılarla, sokakları, evleriyle büyümeyecek mi boşluğu? çadırlar doldurabilecek mi yüreklerde açılan boşluğu..
Vakur bir duruş var Erciş’in üzerinde..kadın-erkek-genç-yaşlı-çocuk.. zulüm üstüne zulüm yaşayan bir halk var orada.. Önceleri saatleri saydık..şimdi günleri sayıyoruz..ve haftaları.. yıkımlarından üstünden geçiyor, geçiyor zaman.. o bölgenin belli belediyeleri ve halkın yardımları dışında orda ilerleyen bir hayat yok.. herşey hala aynı.. artan sadece soğuklar.. hayat ilerlemiyor, saatler ilerlemiyor.. her gün birbirinin tekrarı.. hak etmiyor şehir, hak etmiyor insanlar, bu durağanlığı.. hayatlarında ilerleme yok ne demek ! Oraya hayat götürmesi gerekenler neredeler? Yoklar! Yönetenler eliyle cezalandırılan bir halk var orada.. depremi bitmeyen bir halk.. van’da çocuklar şirinler'i izlerken, çocuklara soruyor bir muhabir en çok ne istiyorsunuz diye.."depremin bitmesini" diyor çocuklar.. depremin bitmesini.. anladınız ? Van’da günler öncesinde olup bitmedi deprem..hala depremi yaşıyor bütün bir şehir…

Ve Van-Erciş.. çığlıklar-çaresizlikler insanların içine gömülmüş olsa da o sesi duymaya devam ediyorum-ediyoruz...... hep düşünüyorum aslında.. onların hayatından hiç silinmeyecek izler bizde sadece anı olarak mı  kalacak?.. Unutma ihtimali korkutuyor beni! derken Van’da günlerin ölüm haberleriyle geldiğini bilmek sözcükleri ağzımıza tıkıyor.. ve söylenecek ne çok şey var daha.. çok şey var da bazen de kelime bulamıyor insan anlatmaya.. ve eğer bir yerde söz tükeniyorsa, yetmiyorsa kelimeler; bu söyleyeceklerimiz bittiği için değil, yüreğimizden geçenlerin büyüklüğündendir..
Erciş.. her şeye rağmen bir yaşam ışığı hissediliyor insanların gözlerinde.. gülmeyi unutmayan gözlerin sahiplerinde.. umutsuzluk-bitmişlik değil hissedilen.. enkazdan çıkardıkları-ölümüne korudukları bir sıcaklık var üzerlerinde.. umutsuz değiller.. beklentililer çünkü.. ve gariptir, bir deprem koşturmacası var sokaklarda-yollarda, zaman kalmıyor umutsuzluğa.. ya da hala olayın sıcaklığıdır yaşanan, tam farkında değiller henüz, ağırlığı çökmemiş depremin-yıkımın.. göçük-yıkım-soğuk-ölüm arasında hala umutlarını kaybetmemiş bir halk varsa eğer orda, bu bizim gönlümüzün yollarına yürümesi gerekendir.. yani demem o ki; oranın çocuklarının gözleri gülüyor hala.. gençleri bütün işlere koşturuyor.. insanlar beklenti dolu.. onlar ölmedi hala.. yaşamak istiyorlar…..

Kasım 2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder